Neden bilim              her şeyi sonunda Tanrıya dayandırmak zorunda

   Eğer bir bilgi yoksa söz de yoktur ama bilginin olmadığını kimse iddia etmez. Teorik olarak sonsuz bilgi tanımlanabilir. Bir şey tanımlanabiliyorsa sanal olarak var demektir.

   Sanal sayılar nasıl varsa sanal bilgide yazılım gibi vardır.  İrrasyonel sayı üreten program sonsuza kadar durmadan çalışmak zorundadır. Sayının sonu yoktur dolayısı ile bilgini sonu da yoktur.

   Programın sonucunu almak, bilgisayarın ömrü boyunca çalışarak yapamayacağı kadar iç içe döngüler içerse de bu bilginin sonsuz olmadığını göstermez. Kuantum bilgi işlem bu paradoksu kıracak gibi görünmektedir.

   Sonsuz bilgi varsa bunu yaratan bir sahip de vardır. Sahipsiz bilgi olmaz. Gerçek ancak, sonsuz bilginin sayfalarının bütünü olabilir çünkü bütün parçalardan daha büyüktür öyle ise Allah mutlak tek gerçektir.

      Bilim Evrenin büyük patlama ile ortaya çıktığı ve hala genişlemeye devam ettiğini; Patlamadan kalan Kozmik fon radyasyonu, Yıldızların hidrojen yakıtı tüketim süresi, galaksilerin ışığın kırmızıya kayması ile birbirlerinden uzaklaştıkları gerçeği delil olarak yeterlidir.

  Gözlemler evrenin çoğunun, galaksileri bir arada tutan karanlık madde ve buna karşı Evreni genişleten karanlık enerjiden yapıldığını ispatlamaktadır.

  Mikro dünyada uç temel sanal parçacık ( Yukarı Kuark, Aşağı kuark ve elektron ) ile zaman ve mekândan bağımsız her şey olasılık olarak açıklanır. Makro dünyada ışık hızı maksimum hız kabul edilerek oluşturulan görecelik teorisi, zaman ve mekânın maddenin enerji durumuna göre değiştiğini izah eder.  Kütlenin eylemsizliği, Çekim kuvveti, Karanlık enerji etkileşimi kuantum teorileri ile açıklanamaz.

 En küçüklerin mekânların kuantum yasaları, çıplak gözle algıladığımız ortamdaki yaşam yasaları, Büyük ölçekteki uzayda ki görecelik yasaları arasın da hiçbir ilişki yokmuş gibi işlemektedir. 

Mikro dünyadaki kuantum paradoksları çözülememişken, Hayal ötesi büyük mesafeler içeren Evrenin yapısı konusunda açıklanamayan birçok gözlem mevcut. Ant’ı madde nereye gitmiş olabilir gibi.  

Yaşam; Evrende yaygın değil mi? yoksa çok mu yaygın ve bu bir doğal yasanın sonucu mu?

Eyer Uzayın dehşet büyüklüğünde yalnız dünyada yaşam varsa Allah’ın bilgini niteliğine önem verdiğin bir göstergesi. Çift sayılar dizi ile asal sayılar dizi arasında fark gibi. 10^1000 değerini çift sayıda hemen yazarsın ama asal sayı değerini bulmak imkânsızdır.

Dünyadaki canlı hayata baktığımız zaman yaşamın tıpkı fizik yasaları gibi canlılığın doğal bir yasa olduğunu, dolayısı ile Kâinatın her köşesinin, yaşam barındıran milyarlarca gezegenin var olma olasılığı çok yüksek. Yıldızların süsü olmaktan öte bir anlamı olmalı fakat kuantum fiziğine göre şu an iki durum da gerçek.    

Her bilgi dört unsur içerir. Tam Toprak, Rasyonel Su, İrrasyonel Hava, Sanal Ateş olup, sayının Negatif olması yalan, Pozitif olması gerçek demek değildir. 

 Vahi ve mucizelerin de dört unsuru var. Ay in ikiye ayrılmasın ele alalım.   

A – Tam sayı: Fiziksel olarak böyle bir şey olmaz. Gerçekten olmuş olsa bile! 

B –  Rasyonel sayı: Yalnız bu bilgi insan hafızasından değişir ama gerçekte böyle bir şey olmaz, gerçekten olmuş olmasından farkı anlaşılamaz.

C – İrrasyonel sayı: Fiziksel olarak gerçekleşir. Planck zaman ve mekânından daha küçük bir aralıkta olay olup bitebilir.    

D – Sanal Sayı: Her bilinç, Zaman, Mekân için farklı olarak gerçekleşir. 

 Peygamberlik olayını bu yöntemle değerlendirirsek; tamlık bilgisi yalnızca kuru anlamsız söz, rasyonellik bilgisi psikolojik yanılgı, İrrasyonellik bilgisi çok boyutlu farklı gerçeklik, Sanallık bilgisi kişiye, ortama ve zaman göre değişiklik gösterir görünür. Örneğin İslam’ın algılanması İran’da farklı Türkiye’de farklıdır. Negatif ve pozitif bilgi kavramı, gözlemcini konumuna ve bakış yönüne göre değişir.   

 Bilim Ortaçağ sonuna kadar maddeyi yalnız mekâna bağlı değerlendirdiği için tam sayı bilgisini içerirdi. Yeniçağda Newton fiziği ile birlikte madde bilgisine mekân bilgisi ile birlikte zaman değişken de ekledi ve bilim rasyonelleşti. 

 Yirminci yüzyıla gelindiğinde minimum zaman ve mekâna ulaşıldığından kuantum fiziği doğdu, Maksimum hız kavramı ile birlikte görecelik teorisi ortaya çıktı. Fizik bilimi artık rasyonel lığını kaybetmiş, irrasyonellermiş olasılıklı bir hal almıştır.

  Evrenin başlayıcından önce ne vardı,  karanlık enerji atomları bile parçalayarak Evrenin yok olmasını ve yeni Evrenlerin doğum sağlayacağı düşünülmesi, Kuantum ölçeğinde atom altı parçacıkların her yerde ve her zaman olabilmesi çok boyutlu uzayları kabul etmekten başka bir yol bırakmamaktadır. Fizik sanal madde parçacıkları, karanlık enerji gibi kavramları tanımlayarak, yirmi birinci yüzyılda bilimi sanallaştırmıştır. 

 Siyah cisim ışık yansıtmadığı için yok kabul etmekte gibi, Ateizm Tanrıyı olasılığa indirgeyerek tam bilgiye eşler. Olçum hatası 000000 siyah renk ve FFFFF beyaz renk fark 1 sayı gibi görünse de İrrasyonellikte basamak değeri sonsuza gider ve fark hep artar.

Işığı renklere ayırıp rasyonelleştirirsek, her kez farklı renkle bakmasına rağmen her cismi siyah beyaz olarak algılar. Maddeyi renksiziz görmek Tanrıya bir sinir çizmek olur ki bu mekân ve zamandan bağımsız bir yaratıcı kavramından çok uzaklaşmaktır. Hayvanlar renkli göremez, Renkli görmek İnsana aittir. Pi sayısını rasyonel sayı olarak alırsak, örneğin 3,14 kabul edersek bir atışta 1 m de 1 cm, 1 Km de 10 m, Bir ışık yılında 4 milyar KM hata yapmak demektir.

Beyaz bir Renk değildir. Beyaz bütün renklerin karışımdır. Eyer Güneşe çok yaklaşırsan yanarsın dolayısı ile Tanrı gerçek anlamda anlamak mümkün değildir. Akıl terazisinin tartabileceği ağırlığının bir siniri olmak zorundadır. İrrasyonel sayı bilgisi, aşkın tanrı inancı ile sonsuz boyutların varlığını tanımlar. Vahi irrasyonel bilgidir, Rasyonelleştirme işlemimde yapılan hata dinler arasındaki yorum farkıdır.

Görünen ışık dalağa aralığı çok sınırlıdır. Aklı kullanılarak yapılan aletler ile radyo dalgaları kullanılarak teleskop, radar, çok kısa boylu manyetik dalgalarla röntgen ve elektron mikroskobu yapılır. Aletlere güvenerek parçacık hızlandırıcıdan gelen verilerle teoriler üretiriz. Modern deneyler artık sanaldır çünkü tamamen aletlere bağlıdır. Teori ile deneyin uyum içinde olması sanal varlığın en büyük göstergesidir.

Yaratıcının sanal olmasından anlamamız gereken, bütün sonsuzluğu kapsadığından, her bilinç için farklı algılanmasın bir yanılgı olmadığıdır. Bütün parçadan daha fazla bireydir.

Din insanın işletim sistemidir, o olmadan bilim inşa edilemez çünkü işletim sistemi özel insanlara yazdırılır.

16.12.2012

Yalçın Kibar